Koşuyorum Öyleyse Varım!
10.05.2018
Koşuyorum
Öyleyse Varım!
Yaklaşık 5 yıldır, sahil yürüyüşlerini koşuya çevirmemle
başladığım spor maceramda, bu senenin hedeflerinden biri Makedonya’ da
koşulacak Üsküp Yarı Maraton’ u idi. Normalde haftanın 3-4 günü yaptığım
antrenmanları 2018 Mart başı itibariyle arttırmış, haftanın 6 günü interval,
tempo koşusu, jogging, crossfit ve drill ile çeşitlendirerek hız ve
dayanıklılık kazanmaya çalışmıştım. Bu çalışmalar yine beni disipline etmiş ve
en azından yaş kategorimde iddialı hale getirmişti. Atletizm antrenörüm ile
görüşmelerimizde yaklaşık 1.45 süre ile Yarı Maratonu yani 21.1 km yi bitirmeyi
hedefliyordum.
B6 Mayıs 2018 günü sabahı geldi çattı. Hava çok sıcaktı ve
aşırı derecede nemliydi. Güneş altında koşacaktık. Nem yüzünden de nefes almak
hayli zordu. 15 dakika önceden ısınmaya başladım. Maraton, Yarı Maraton ve 5 km
koşacaklar beraber start alacakları için start alanı çok kalabalıktı. Tabir yerindeyse
izdiham vardı. :) Isınma konusu benim için çok önemli olduğundan başlama
çizgisindeki insan kalabalığının kuyruğunda kaldım. Binlerce kişi aynı anda
start alacaktık. Kuyrukta start almak eğlencelidir. İnsanları geçe geçe
gidersin, bu da seni motive eder. Meşhur zil sesi duyuldu ve start aldım…
Yarış boyunca belli bir tempo yakalayıp sıcağa rağmen tempomu
düşürmeden devam ettim. 19. Km de süreme baktığımda 1.38 idi. Son 2 km aynı
hızla devam etsem bile ki yarışanlar bilir, son km lerde kalan son enerjinizle
hızlanıp hızlı finiş yaparsınız, yarışı 1.46 – 1.47 aralığında bitirecektim.
“Hayat biz planlar yaparken bize başka süprizler yapar”
kuralı yine bozulmadı. Tam 19. Km de hemen önümdeki koşucu aniden yere yığıldı.
Uzun koşular ve ultramaratonlar yapa yapa kazandığım disiplinden alışkanlık
şudur ki; hedef odaklı gidersiniz ve o nabızla dış uyaranlara kendinizi büyük
ölçüde kapatırsınız. Önümdeki yarışçının düşmesi, onun bayılmış hatta ölmek
üzere olabileceğini birkaç saniyelik kafamdaki git-gel düşünceler ile idrak
ederek patinajla durabildim. Durduğumda 40 yaş civarlarındaki erkek koşucunun
nefesini kontrol ettim. Nefes alıyordu. Gözleri kapalıydı. Kontrol etmek için
göz kapaklarını araladığımda göz bebeklerinin biri başka diğeri başka tarafa
gitmişti. Konuşmalarıma tepki vermeye çalışıyordu, başını bir sağa bir sola
çeviriyor, nefes sesi dışında hafif bir inleme duyuluyordu. Su dağıtım
noktasına yakın bir yerde düştüğünden organizasyonda görevli birkaç kişi ve
benim gibi olaya şahit olmuş birkaç koşucu etrafında toplanmıştık. İlk amacım
ona nefes aldırabilmekti elbette. Birileri ağzına burnuna su döktü dikkatsizce,
buna engel oldum, zaten zorlukla nefes alan baygın birinin ağzına su dökmek de
neydi? Biri ağzına, sanıyorum şekerinin düşmüş olabileceğini varsayarak limon
dilimi soktu. Ona da engel olarak çıkardım limonu hemen. Görevlilerden biri yan
çevirmeye çalıştı ama göğsü kapandığı ve göğüs kapalıyken rahat nefes alıp
veremeyeceği için düzeltmesini istedim. Güneşin altındaydık, iki üç kişiden
orada dikilerek güneşi kapatmasını ve gölge yaratmasını istedim. O düşme
esnasında gözündeki güneş gözlüğü devrilip kafasının altında girmiş ve gözlüğün
uçları kafasına batıyordu. Onu kıpırdatmadan çektim gözlüğü. Bu sırada adını
sordum kulağına fısıldayarak ve onda panik yaratmayacak bir ses tonuyla.
“Ilıksındır” diye bir mırıldanma duyuldu. Adının Alexander olduğunu bir süre
sonra anladım. Bir görevli buzlu su getirdi, vücut ısısını düşürmek için buzlu
sudan eklem yerlerine, el ve ayaklarına ve ensesine uyguladım. Bütün bunlarla
uğraşırken bir yandan yola bakınıyor, ambulansın gelip gelmediğini kontrol
ediyordum. Bir süre sonra Ambulans geldi. Bu saatten sonra yapabileceğim bir
şey kalmamıştı. Durum artık sağlık görevlilerine emanetti.
Bende yarışta olduğumu hatırladım tabi birden! Hemen bir
yudum su içip güneşte kaldığım için şişenin kalanını üzerime boşaltıp
serinleyerek kalan son 2 km yi koştum. Finiş çizgisine vardığımda sürem 1.55
di.
Yaşadıklarımdan biraz sinirim bozulduğu için bitirdiğimde göz yaşlarıma hakim olamadım. Sonra organizasyona gidip Alexander’ ın durumunu sordum. Görevliler durumunun iyi olduğunu, hastaneye sevk edildiğini ve serum takıldığını söylediler.Böylece, bir yarışı, daha doğrusu bir macerayı daha geride bırakmış oldum. Sonrasında sonuç listelerini kontrol ettiğimde bu derece vakit kaybetmeme rağmen kendi kategorimde 5. Olduğumu ve eğer bu olay yaşanmasaydı 1. Olacağımı öğrendim. Türk Bayrağı ile kürsü yapma hayalimi kaçırmıştım. Ancak Alexander’ ın nefes alabilmesine bir nebze yardımcı olmuştum, bundan daha ulvi bir amaç var mıydı? Ben kendi gönlümün birincisiydim. Ne mutluydu! Koşuyordum öyleyse VARDIM!
Ellerine ayaklarına sağlık Esra, senin adına çok farklı bir koşu deneyimi bizler için ise çok farklı bir koşu yazısı deneyimi oldu. Tebrikler...
YanıtlaSil